Şebnem Ferah'ın Röportajları

Pazar, Mart 18, 2007

sebnemania'dan hiç bir yerde bulamayacağınız röportaj!

SebnemFerahClub.Com'dan sebnemania: "Bu yazıyı yayınlamak için uzun süredir doğru adresi arıyordum.Farklı olduğuma karar verdim.Artık ben de SADECE buradayım.Aşağıdaki röportaj Kültür Dersaneleri Teneffüs dergisinin ocak sayısından alınmıştır.BENDEN İZİNSİZ BAŞKA BİR SİTEDE YAYINLANMASI YASAKTIR.Derginin sebnemferahclub.com Şebnem Ferah müzesinde yer alması için bir tanesini yetkiliye vereceğim.Kapak resmini de koymaya çalışacağım."

ŞEBNEM FERAH
KADIN/A.K.CK/PERDELER/KELİMELER YETSE ve CAN KIRIKLARI albümleriyle,içindeki denizin fırtınalarını,med-cezirlerini,durgunluğunu,dürüst ve samimi bir şekilde kelimelere ve notalara dökerek paylaşıyor bizlerle...İşte Şebnem Ferah’ın denizinden Teneffüs’ün kıyısına vuranlar:

SORU:Bize göre Şebnem Ferah.şarkı sözleriyle ve müziğiyle, kelimelere dökemediğimiz duygularımızı anlatan yanımız.Sizin pencerenizden Şebnem Ferah kimdir?

Böyle soruları yanıtlarken biraz zorlanıyorum genellikle.Müziği çok ama çok seven,müziğin hepimizin hayatlarını daha güzel kıldığına inanan biriyim.Kendimde en belirgin olduğunu düşündüğüm özellik bu.Bu yüzden müzik dinlemeyi de,yapmayı da çok seviyorum.

SORU:Bildiğimiz gibi ODTÜ Ekonomi’yi bırakıp müziğe yöneldiniz.Bu hayatınızı şekillendiren,cesaret isteyen ciddi bir karardı.Bu karar neden müzikten yana oldu?

Ben kendimi bildim bileli müzik hep hayatımda oldu.Şimdi dönüp geriye baktığımda ODTÜ’yü bırakmama değil,ODTÜ’ye gitmeme daha çok şaşırıyorum.Çünkü özellikle ortaokul yıllarımdan itibaren müziğin benim için hayatın merkezi olduğu aslında çok belliymiş.Elbette ODTÜ’de çok şey öğrendim.İyi bir öğrenciydim.Ama okuldan eve gelir gelmez odama kapanır saatlerce müzik dinler,çeşitli çalışmalar yapardım.Bir gün geldi ve bunu hep yapmak istediğimi iyice farkettim.Mezun olsam bile ekonomi ile ilgili bir şey yapmayacaktım,müzik yapacaktımBen de daha fazla zaman kaybetmemek için okuldan ayrılmaya ve tüm vaktimi ve enerjimi müziğe ayırmaya karar verdim.Dışarıdan bakıldığında kolay gibi gözükse de müziği profosyonel olarak yapmaya karar vermek ile diğer meslek gruplarının eğitim süreci arasında ciddiyet açısından hiç fark yok çünkü.Hatta müzik yapmak,asla bitmeyecek bir öğrenme ve gelişme sürecine de girmek demek aslında.Bu yüzden tüm vaktimi müziğe ayırmaya karar vererek okuldan ayrıldım.Ancak bir şeyi belirtmek isterim.Ben bu kararı çok düşünerek ve müziğe sadece ilgim değil,yeteneğim olduğunu da bilerek verdim.Geri dönüşü olmayan adımlar atarken çok dikkatli olmak gerek.Bu yüzden ne zaman genç bir arkadaşımla sohbet etsem ve konu üniversite meselesine gelse ilk önce gerçekten sevdikleri ve bir ömür boyu yapmayı planlayabilecekleri alanlara yönelmelerini tavsiye ediyorum.Sevdiğimiz şeyleri yapmazsak hayat boyu mutsuz ve verimsiz oluruz diye düşünüyorum.

SORU:Bu kararı vermenizde babanızın ‘’İnsan kendini nerede mutlu hissediyorsa orada olmalıdır’’ sözünün etkisi nedir?

Babam o cümleyi ben kararımı ona söyledikten sonra,bana destek olmak için söylemişti diye düşünüyorum.Yani ben zaten kararımı vermiştim.O da çağdaş ve çocuğunun kararlarına saygı duyan,güvenen bir baba olarak bu noktadan sonra hayyallerimi gerçekleştirmeme engel olmak yerine destek olamyı seçti diye düşünüyorum.

SORU:Neden artık kısa cümleler kuruyorsunuz?

‘’Kadın’’ albümünden sonra tekrar beste çalışmaları yapmaya başladığım dönemde söz yazarken farkettiğim bir şeydi bu.Büyüyordum,olaylara bakış açım değişiyordu, normale göre daha hızlı bir gelişme sürecinden geçiyordum.O albümün içindeki şarkılardan birinin adı buydu.Yazılmış bir şarkı için’’şöyle düşünerek yazmıştım’’ demeyi tercih etmiyorum.Çünkü zaten şarkıda yeterince anlatıyorum.Hepsi kendi şarkım oluyor ve hepsini çok seviyorum ama nedense o dönem bu şarkı benim için bir adım öne çıkmıştı,yaşadıklarımı daha iyi özetliyordu ve ben de o albüme bu adı koymaya karar verdim.

SORU:Sizin,yaşadıklarınızın ve şarkılarınızın oluşturduğu üçgenin,iç aCıları toplamı fazla olduğu için mi,sizden böyle derin ve edebi şarkı sözleri duyuyoruz?

Böyle düşündüğünüz için çok teşekkür ederim. :D Bu şarkıLarın birilerinin hayatlarına girdiğini görmek,sonra konserlerde hep bir ağızdan söylediğimize tanık olmak benim için gerçekten çok değerli bir şey.Evimde gitarımı elime aldığım zaman ve şarkı yazmaya başladığım zaman çok düşünüyorum.İiçimden gelenleri geliştirmeye çalışıyorum.Ortaya böyle şeyler çıkıyor.İnanarak yıllarca söyleyebileceğim,içimden gelen şeyler yazmaya gayret ediyorum.Fena da bir gözlemci sayılmam,kendimi başkalarının yerine koymayı ve onların dünyalarını da anlamayı sadece bir müzisyen olarak değil bir insan olarak da seviyorum.Böyle yaşadığınız zaman zaten düşünceleriniz de,duygularınız da gelişiyor ve başkalarının duygularına da en az kendi duygularınız kadar değer veriyorsunuz ki bu bana şarkı yazmakta çok yardımcı oluyor.

SORU:Bu derinliğin nedeni sadece CAN KIRIKLARInız mı?

Dünyada tüm sanat alanlarına ve tarihlerine baktığımız zaman acıların mutluluklara oranla sanat yapan insanları üretim açısından çok daha fazla tetiklediğine şahit oluyoruz.İnsanları daha çok kamçılamışlardır.Ben de böyle biriyim.Mutlu bir anımı şarkıya çevirmek konusunda pek istekli ve motivasyonlu olamıyorum.Ama sadece kendi acılarımı değil,başkalarının duygularını da aynı mesafeden algılamaya çalışıyorum.Sadece kendi yaşadıklarım ve düşündüklerim değil,başkalarının yaşadıkları da benim için çok büyük bir ilham kaynağı olabiliyor.

SORU:Deli kızın heybesinde şarkılarını besleyen başka neler var?

Aslında az önce bu soruya cevap vermiş oldum sanırım.Sadece kendi hissettiklerim ya da düşündüklerim değil tüm gözlemlerim bana bu konuda yardımcı oluyor. Bazen bir kitaptan ya da bir filmden de çok etkilenebiliyorum. Günlerce aklımdan çıkmıyor,düşünmeme sebep oluyorlar. Bazen bir sohbetten,bazen bir manzaradan,bazen araba kullanırken geçtiğim bir sokaktan,her gün gazetelerde okuduklarımdan,etrafımda olup bitenlerden...Sanırım bunun sonu yok.

SORU:Şarkı sözlerinizi kendiniz yazıyorsunuz.Bir şarkının hikayesini bizimle paylaşır mısınız?

Şarkı sözlerimde var olanlar zaten benim paylaşmak istediğim hikayelerim.Bunlara ek olarak söyleyebileceğim çok fazla bir şey yok...Ama o sözleri yazdığım anlara dair bir şey paylaşmamı istiyorsanız;beni bugüne kadar en çok heyecanlandıran iki anım var:Biri ‘’DELİ KIZIM UYAN’’ diğeri ise ‘’CAN KIRIKLARI’’ şarkılarını yazdığım anlar.Çünkü bu iki şarkı da sözü ve müziği ile neredeyse bir oturuşta ve kısa sürede yaptığım şarkılar.Sanki önceden biliyormuşçasına sözleri de müzikleri de birlikte çıkan,elimin aklımdan daha önce hareket ettiği şarkılar.Gitarı elime aldığımda başlayıp,elimden bıraktığımda da biten şarkılar.Açıkçası böyle şeyler yaşamak bana çok heyecanlı geliyor çünkü bazen tek bir cümle için aylarca beklediğim olur.Hissettiklerimi tam anlamıyla ifade edebilmek için tam istediğim gibi oldu diyebilmek için aradan günler geçer.Bazen de bir oturuşta bitiverir.

SORU:Biliyoruz ki Şebnem Ferah’ın içinde yüzdüğü bir deniz var.Sizi sinleyen herkes denizinizde birer dalga olmaktan kendilerini alıkoyamıyor.Tek bir denizde binlerce dalga barındırmak nasıl bir duygu ve bunu nasıl başarıyorsunuz?

Çok teşekkür ederim söyledikleriniz için.Bunları duymak gerçekten çok mutluluk ve motivasyon veriyor.Daha önce de söylediğim gibi dinleyici arkadaşlarımla kurmaya çalıştığım ilişki tamamen müziğe dayanan ve benim çok kıymet verdiğim bir ilişki.Bunun değerini bir an için bile olsa aklımdan çıkarmak olanaksız.Evinizde oturup şarkılar yazıyorsunuz ve onları albüm haline getiriyorsunuz ve sonra o şarkılar başka insanların hayatlarına, evlerine, kalplerine giriyor.Bunun nasıl zevkli bir şey olduğunu tarif edemem.Ne kadar müzsyen olsam da sonuçta ben de bir dinleyiciyim,benim de merakla beklediğim albümler ve konserleroluyor.İki taraftaki heyecanımı da özenimi de kaybetmemeye,hep canlı tutmaya çalışıyorum.Birileri benim yaptığım müzikle ilgileniyorsa,bunun bende yarattığı değeri yine şarkılar yaparak,elimden geldiği kadar yansıtmaya çalışıyorum.İşimi çok özenerek ve bazı şeylerden asla ödün vermeyerek yapıyorum.Sanırım dinleyici arkadaşlarım da tüm bunları bir şekilde algılıyorlar.

SORU:Şebnem Ferah’ı bizimle paylaşırken içinizde Şebnem’i nasıl koruyorsunuz?Bunda medyatik olmayışınızın etkisi var mı?

Benim içimle dışım arasında pek fark yok.Ama medyatik olmak kendi yaşam planım içerisinde pek yer almayan bir şey.Ben sadece yaptığım şeyi yani müziğimi paylaşmak istiyorum ki bu da kendi duygularımı yoğunlukla barındırdığı için yine kendimden bir şeyleri paylaşmış oluyorum.Bunu şarkılarda yapmaya sonuna kadar varım ama ek olarak medyatik olmak zamanla müzikal ilişkinin dengesini bozuyor gibi geliyor bana.Şarkı yapabilmek herkes için kendine göre değişen şartlar gerektiriyor.Ben vaktimin çoğunu evimde çalışarak geçirmeyi seviyorum.Bu koşullarda üretmeye devam edebildiğim için de hayatımda pek bir şeyi değiştirmemeye gayret ediyorum.Çünkü medyatik olmak başka bir yaşam ritmi gerektiriyor.O davetten bu davete koşmanız,her gün bir televizyon programında olmanız gerekiyor ki bunlar uzun vadeli baktığınızda müzikle birinci dereceden alakalı şeyler değil.Benim de böyle bir ritme karşı ne arzum ne de vaktim var.Albüm çıkardığım zamanlarda elbette tanıtım amaçlı bazı çalışmalar yapıyorum ama bunlar kendimi anlatmak için değil albümü tanıtmak için yaptığım çalışmalar.Bundan daha fazlası ne kadar gerekli bilmiyorum.Önemli olan ben değilim,şarkıların dinleyicilere ne ifade ettiği.Bunu görmek,özümsemek için de doğru yer konser salonları diye düşünüyorum.Orada yaşadığımız beraberlik bence her alternatiften daha sıcak ve gerçek bir beraberlik ve benim de kendimi en rahat hissettiğim yer.

SORU:Biz sizin şarkılarınızla deşarj oluyoruz.Bu anlamda sizin Şebnem’iniz var mı?

Çooook! 15-16 yaşlarımdan itibaren severek dinlediğim,hala da çok severek dinlediğim hiç bıkmadığım albümler ve gruplar var.Bir müzisyen olarak tür konusunda kendimi kısıtlamamaya çalışıyorum ama elbette Deep Purple,Pink Floyd gibi rock grupları benim her daim favorilerim.

SORU:Öldüğünüzde sizi başkalarının anlatamayacağı şekilde kendinizi ifade ettiğinize inanıyor musunuz?

Bilmiyorum,hiç düşünmedim.Kendimi anlatmak değil de,şarkılarımda bakış açılarımı yansıtabilmeyi seviyorum.Ama sonuçta herkes,herkesi ve her şeyi istediği kadar ve istediği şekilde algılıyor.Ben öldükten sonra nasıl algılanacağımı şimdiden düşünecek kadar kendimi önemsemiyorum ayrıca.Şu an aslolan müzik yaparak çok mutlu olduğum,3-5 dakikalık şarkılarla müzik severlerin hayatlarına girebilmeye çok değer verdiğim.Bu çok kıymetli olmakla birlikte,çok da saf bir şey.Buna ek anlamlar yüklemeye gerek yok.Müzik yapıp bunu insanlarla paylaşmanın temelinde yatan şey kendiniz için istediğiniz şeyler değil aslında,sadece kendim için yapsaydım okulumdan hiç ayrılmaz,evimde kendi kendime yapardım.Müzik;hayatı iyisiyle,kötüsüyle paylaşmamızı sağlıyor,hepimizin aynı sokaklarda yürümekte olduğumuzu hissettiriyor,beraber duygu yoğunlukları yaşıyoruz.Bir konser sonrası benzer duygularla eve dönüyoruz.Bir anı paylaşıyoruz.Bunlar bence ‘’kişilerden’’ daha üstte yer alması gereken duygular.

SORU:Şu anda farklı bir yolu tercih etmiş olsanız da yıllar önce ODTÜ Ekonomi’yi kazanmış bir öğrenci olarak üniversiteye hazırlık sürecindeki çalışma sisteminizden hatırladığınız kadarıyla kısaca bahseder misiniz?

Benim matematiğim ve Türkçe-edebiyatım hep iyiydi.Dolayısıyla pek de fazla düşünmeden,tercihimi bu yönde kullanmıştım.Derslerimi iyi dinleyip anlamaya çalışırdım.Çünkü evde çok ders çalışmayı sevmezdim. Ama iyi öğrendiğiniz zaman zaten her şey daha kolay oluyor.Bir şeye bilinçsizce çok vakit ayırmak demek çok iyi çalışmak demek değildir.Vaktinizi iyi ve disiplinli kullanmak çok daha önemlidir bence.Ben de disiplinli bir öğrenciydim ve hala da öyleyim.Bu yüzden derslerdeki vaktimi verimli kullanmaya çalışırdım.Anlamaya,öğrenmeye çalışırdım.Bundan fazla ayrıntı pek hatırlamıyorum çünkü aradan çok uzuuuun yıllar geçti.

SORU:Son olarak Kültür Dersaneleri öğrencilerine neler söylemek istersiniz?

Önce tüm söyledikleriniz için ve bu güzel sorularınız için çok teşekkür etmek isterim.Sonra da,kabul ederseniz bir ablanız olarak,geleceğiniz için iyi kararlar verebilmeniz açısından kendinizi çok iyi dinlemenizi,gerçekten ne iş yapmak istediğinizi;dolayısıyla da hangi bölümlere girmek istediğinizi iyi düşünmenizi,karar verdikten sonra da çalışmaktan yılmamanızı hem tavsiye hem arzu ederim.Çünkü insan sevdiği bir şeyi yapıyorsa,ne kadar çok çalışırsa çalışsın;yorulmak,sıkılmak nedir bilmez.Ama sevmediğiniz bir şeyler yaparken verimli olamazsınız,hemen sıkılırsınız.Bu arada bu stresli tempoda kendinize az da olsa vakit ayırmayı unutmayın olur mu?Umarım hepiniz çok başarılı olur ve yapmak istediğiniz her şeyi hayata geçirebilirsiniz.Hepinize başarılar diliyorum .Sizleri seviyorum.Çok Teşekkürler!
Şebnem Ferah

KAYNAK: http://sebnemferahclub.com/forums/showthread.php?t=885&page=1
NOT: İzinle kullanılmıştır

Etiketler: ,