Şebnem Ferah'ın Röportajları

Salı, Ekim 31, 2006

Şebnem'in isyanı...

Röportaj: Şebnem'in isyanı...

Kaynak: radikal.com.tr

Kiminle: Hızır TÜZEL

Tarih: 12.03.2000


İSTANBUL - Biz bu rock müziği nedense bir türlü benimseyemedik gitti. Rock, bizde hep bir gençlik heyecanı, kimi zaman öykünme, kimi zaman da tam anlamını bilemediğimiz marjinal bir yaşam biçimi olarak var. Oysa bu ülkede gerçekten itiraz edecek o kadar çok şey var ki. Ama rock'ın ülkede dinleyicisi sınırlı, medyada kendine pek bir yer bulamıyor. Örneğin, Şebnem Ferah'ı ne kadar tanırsınız? Kendisi uzun yıllardır rock müzikle uğraşıyor. Konuştukça, konu hakkında derin fikirleri olduğunu, rock'ı kendine göre eleştirebildiğini görüyorum. Rock'tan ne anlıyorsam, o anladıklarım Şebnem'in üzerinde eğreti bir elbise gibi durmuyor yani.

Rock'ı hayatına şekil olarak sokanlar var. Sadece saçını uzatmak, dinlediği parçanın ne olduğunu anlamadan, onu körü körüne dinlemek gibi.

Benim ilgilendiğim ve kendime yakın hissettiğim hayat öbür türlüsü.

Pardon, hangi türlüsü?

Kendinizi beslemeye mesai harcadığınız zaman, zaten bir süre sonra siz gerekirse şekil itibariyle de kendi önerinizi oluşturabilirsiniz, eğer bunu istiyorsanız tabii. Bu bana daha parlak ve saygıdeğer bir fikir gibi geliyor. Yani bana önerileni yapmadan önce, durup düşünmek ve kendi fikrimi üretmek istiyorum. Dolayısıyla da bir takım tercihler yapıyorum çünkü, kendimi koruma altına almam gerektiğine inandım.

Neden koruma altına aldınız?

Başarılı olduğum zaman medyatik olmanın, bir sonuç olmasını tercih

ederim. Ama sadece, içi boş, medyatik biri olmayı ben antipatik buluyorum. Karar vererek yaptığım bir şey değil bu. Kendimi bildim bileli böyle. Hiçbir şey yapmadan sadece ünlü olan ve bu sektörde ciddi şekilde yer alan bir takım şahıslardan da ayrı tutmak gereğini hissediyorum.

Ama o bir takım şahıslar bu ülkede daha ünlü oluyor.

Çok ünlü olmak, hayatımın büyük bir parçası değil. Birtakım şeyler tabii ki değişiyor, büyüyor. Günlük hayatımı, üretim yaptığım koşulları koruma altına almak benim için çok önemli.

Affedersiniz ama kendinizi nasıl koruma altına alıyorsunuz?

Yani, başka bir şeylerin beni yönlendirmesini değil, birtakım şeyleri, beni besleyecek şekilde kontrol altında tutmayı tercih ediyorum. Benim çok çekirdek bir arkadaş çevrem var. Onlarla sürekli fikir alışverişi yapabilmem çok önemli. Birlikte olmaktan çok hoşlandığım ve hakikaten onlarla birlikteyken beslendiğimi hissettiğim kişiler bunlar.

Biraz kısıtlanmış bir yaşam gibi.

Hiç kısıtlamıyorum, hayata dört elle sarılmayı çok seviyorum. Hayatı, taşın suyunu çıkartarak yaşamayı çok seviyorum. Aslında kendimi ifade etmeden önce, karşımdaki insanın bana ne söylemeye çalıştığını anlamaya çalışan bir yapım var. Örneğin, sizinle tanıştıktan sonra hemen, 'ben böyle bir kızım' diye anlatmaktan önce, sizi de tanımayı tercih ederim.

Torpil yapın, beni boş verip, siz kendinizi anlatmayı sürdürün lütfen.

Hayatımı istediğim gibi yaşamak, sevmediğim hiçbir şeyi yapmamak, istemediğim hiçbir cümleyi sarf etmemek benim için çok önemli. Çünkü, medyatik olduğunuz zaman ve bir üretiminiz yoksa mutlaka bir kalıba girmiş oluyorsunuz. O benim için çok ters, hiç tartışma konusu bile olamayacak bir şey.

Peki, bizdeki rock kültürünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu konuda tam olarak rock müzik dinleyicilerinin duymak istediklerini söylemeyebilirim. Ama bir şeyler, bizden uzakta ve daha önce geliştiği zaman ve biz onu ancak iletişim kanalları sayesinde duyduğumuz zaman, içeriğini tam olarak anlayamayabiliriz. Çok popüler olmuş ne kadar rock parçası varsa, bütün rock'çılar benden nefret edecek ama baktığınız zaman sözleri de birbirine çok benzer. Rock, bize uzaktan büyük bir protest hareket gibi gelir. Aslında içine girdikçe içeriğinde çok öyle bir şey barındırmıyormuş gibi gelebiliyor. Bu çok uzun zamandır devam

eden bir harekettir ve her şeyden önce bir müzik türüdür.

Esas kimliği, her şeye karşı çıkmakmı?

Bunlara çok da inanmıyorum, onlar çok rahat koşullar içerisinde yaşayan, çok oturmuş bir ideolojik sistemler içerisinde yaşayan, aslında karşı çıkacak çok fazla bir şeyi olmayan insanların ürettiği şeyler.

Bu bize nasıl yansıyor?

Yani sisteme karşı çıkmak Türkiye gibi bir ülkede söz konusu olabilir ama Avrupa'da kimin hangi egemen sisteme karşı çıktığını ben biraz merak ediyorum açıkçası. Rock müzik son otuz yıldır, bütün müzik yapım şirketlerinin en garantili şekilde para kazandığı alanlardan bir tanesi. Ciddi biçimde alıcısı var, gençleri yönlendirmek çok mümkün. Sadece 10 yılda biraz kabuk ve görüntü değiştirerek ya da başka müzik türleriyle biraz daha öpüşerek kendini yenileyen ve pazarlanan bütün müzik türleri gibi bir müzik.

Ama bir de rock'ın babaları var, yıllardır bıkmadan dinlediğimiz.

Ha, şöyle istisnalar var. Rock müziğine gerçekten çok ciddi yönler veren hakikaten çok büyük gruplar var. Onların söylediği şeyler çok önemli. Hakikaten dünyayı peşlerinden sürüklemişler. Ve burada ben onlara, rock'çı oldukları için değil, çok değerli müzisyenler oldukları için saygı duyarım. Onların hakikaten çok değerli, gerçekten çok ciddi düşünce sistemleri olan, kafaları çok çalışan çok değerli insanlar olduğunu düşünüyorum.


NOT: Arda Ulusoy'a röportaj sağladığı için teşekkürler (TST)

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home