Şebnem Ferah'ın Röportajları

Salı, Ekim 31, 2006

''Kelimeler Yetse'' Otobiyografi Değil

Röportaj: ''Kelimeler Yetse'' Otobiyografi Değil

Kaynak: bluejean.com.tr

Kiminle: Çetin Cem Yılmaz (Blue Jean)

Tarih: Ağustos 2003


Kabul, Şebnem Ferah ve son albümü "Kelimeler Yetse" konusunda çok geç kaldık. Ama albüm çıkar çıkmaz Şebnem, Teoman, Mor Ve Ötesi ve Cenk&Erdem ile Türkiye'yi turlamaya başladığından bir türlü röportaj fırsatı bulamamıştık. Sonunda muradımıza erdik. Kelimeler yettiğince Şebnem karşınızda.



Bundan ikibuçuk yıl önce Boğaziçi Üniversitesi'ndeki bir konserindeyim. Şebnem Ferah seyircilere "Valla siz varken çok iyi hissediyorum. Hepiniz süpersiniz" diyor. Ben de alkolün ve nefis performansın etkisiyle hem de orta sıralardan "Sen de süpersin!" diye bağırıyorum var gücümle. "Efendim?" diye sesin olduğu yere dönünce harala gürelede sesimi zaten duyuramıyorum sonra. Devran döndü, şimdi Şebnem'in karşısındayım. Bu komik fan'lık anısını ona anlatamadım gerçi ama olsun, buraya yazabilmek de bir şeydir.



Öncelikle hayat nasıl gidiyor diye sorayım.


Gayet iyi gidiyor. Konserler çok iyi geçti, iki yıldır konsere çıkmıyordum, o yüzden çok özlemişim. Albümle ilgili de çok güzel şeyler duyuyorum. Genelde ikinci ve üçüncü albümde, her ne kadar ben elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştıysam da "En iyisi ilk albüm" deniyordu, ilk kez bu albümde onu aştık, yani öyle şeyler söylüyorlar. O yüzden her şey yolunda.



Yeni bitirdiğiniz Fanta turnesiyle ilgili neler söyleyeceksin?


Çok profesyonel bir turneydi, 22-23 günde 17 şehir dolaştık ve gördüm ki Erzurum'da konser vermekle İstanbul'da konser vermek arasında hiçbir fark yok. Hele Doğu'da böyle şeylere özlem duyduklarından olacak, daha bile yoğun geçtiğini söyleyebilirim. Aynı zamanda çok başarılı, sıcak, problemsiz geçti ve hayatım boyunca unutamayacağım turnelerden birisi oldu.



Konserlerinde de rahatlıkla görülen bir şey, Şebnem Ferah'ın hayranlarıyla çok yakın bir ilişkisi vardır. Bunu nasıl sağlıyorsun?


Bu konuyla ilgili zaman zaman ben de düşünüyorum. İlk albümü yapmamdan itibaren biraz farkında olarak bir seçim yaptım. Ya yüzünü tüm kitleye dönüp popüler olmak için her şeyi yapabileceğin bir tavır sergileyebilirsin, yani geçen albümünü sevenleri kaybetmeye göze alabilirsin ama bir milyonluk yeni bir kitleye ulaşabilirsin ya da ilk albümünde seni dinlemeyi seçen insanlarla birlikte büyümeyi tercih edebilirsin. Zannediyorum ben bunu daha sıcak buldum. Yaptığım müzik, tavrım, müzikal geçmişim çok net, bunları değiştirmek içimden gelmedi hiç. Hal böyle olunca aramızda sıcak bir ilişki oluştu. Şarkıcı ve hayran gibi değil, hakikaten arkadaş gibi. Onların fikirlerini önemsiyorum, onların beni kısıtlamasına müsaade etmem ama birlikte büyüdüğümüz için zaten böyle bir şey söz konusu olmuyor. Ben evimde gitar çalarken nasıl bir sıcaklık yaşıyorsam konserde de onu insanlara yaşatmak istiyorum, bunun "gerçek" olduğuna inanıyorum, yani şovlar, ışık gösterileri gibi şeylerden hoşlanmama rağmen esas olanın müziğimle dinleyici arasındaki ilişki olduğuna inanıyorum ve onu elimden geldiğince arkadaşlığa çevirmek istiyorum çünkü hakikaten çok keyifli bir şey.



Sözlerde doğrudan bir anlatımı tercih etmenin dinleyenlere de bir dostlarının anlattıklarını dinledikleri hissi verdiğinden söz edilebilir mi?


Evet, özellikle son albümde böyle bir şey var, önceki albümlerde bazı şarkılarda daha masalsı, daha benzeştirerek anlattığım sözler vardı. Az önce anlattıklarım ve iki yıllık özlem araya girince böyle oldu sanırım çünkü şöyle bakıyorum, bir arkadaşına derdini anlatırken çok süslü kelimeler seçmezsin, oturup dertleşirsin işte. Demek ki o ilişki içime işlemiş benim. Bir de bunun şu tarafı da var, Türkçe'nin yaptığım müziğin ritmine ters düşen bir yapısının olması sebebiyle bayağı kafa yordum. Pop müzikte belki insanlar biraz daha alışık ama rock müzikte anlatacağınız şeye dair estetik bir yol bulamıyorsanız çok sakil gelebiliyor. O açıdan teknikten de estetikten de ödün vermemek adına kendimi geliştirdiğimi düşünüyorum. Ama her albümde böyle doğrudan bir anlatım olacak diye bir şey yok, yine kendimi yenilemeye çalışacağım tabii.



Sözlerde yaşanmışlık ne kadar yer tutuyor?


Ana kaynağı o oluyor, tabii bu sözlerdeki her şeyi harfiyen yaşadım demek değil. Sadece bu albümü göz önünde bulundurarak değil, genel olarak söylüyorum bunu. Bu albümde evet, çok yaşanmışlık var; çok daha kendi hayatımdan, çok daha dertleşir gibi ama bir otobiyografi de değil.



Peki önce sözlei mi yazıyorsun, yoksa müziği mi?


Genelde önce müzik geliyor ama en güzel şarkılarım söz ve müziğin aynı anda çıktığı şarkılar olmuştur hep. Başka türlü bir kelime için altı ay uğraşabiliyorsun. Ama önce sözü yazıp müziğin sonra çıktığı hiç olmadı.



Biraz zor belki ama dört albümünü değerlendirmeni istesem. Alıp dinler misin eski albümlerini?


Dinliyorum, dinlemem de lazım. Dışarıdan bir göz olarak da bakmaya çalışıyorum, zaten prodüktörlük yapaarken çok objektif olmak gerek. Albümlere gelince, tek tek değil de ikinci ve üçüncü albümlerde kapasitemi iyi yansıtamamışım gibi geliyor; bu demek değil ki onları sevmiyorum, çok seviyorum ve çok özenli çalıştık ama içimdeki duyguların çok daha ateşli yansıması gerektiğini düşündüm. Bilmiyorum, belki beş yıl sonra bu albüm için de böyle hissedebilirim. İlk albümü katmıyorum çünkü o dönemde benden hiçbir şey beklenmiyordu ve bir rüya ekiple hazırlandı (İskender Paydaş, Tarkan Gözübüyük ve Demir Demirkan'ı kastediyor). İkinci ve üçüncü albümler ilk albüm yerine çıksalardı da mutlaka çok dikkat çekerdiler. 4. albümün öncekilerden en büyük farkı kişisel yolculuğuma dair; daha rahat, cesur ve söylemek istediklerimi daha net söylemiş olmam. Müzikal olaraksa hiçbiri daha yukarıda veya aşağıda değil, hepsi o dönemin içimden çıkan en iyi şarkıları.



Sonradan dinlediğinde "Vay be!" dediğin veya dudak büktüğün şarkılar oluyor mu?


"Bu Aşk Fazla Sana"nın çok önemli bir hit olduğunu düşünüyorum. "Bugün"ün, "Sigara"nın, "Korkarak Yaşıyorsan"ın, "Deli Kızım Uyan"ın, bu albümde de "Ben Şarkımı Söylerken"le "İyi- Kötü"nün çok iyi şarkılar olduğunu düşünüyorum. Diğer yandan yazdıktan sonraki gün "Öğğ!" dediğim şarkıları albümlere koymuyorum zaten. (Gülüyor)



Albüm öncesinde ve son zamanlarda neler dinledin?


Albüm öncesinde 17-18 yaşımdaki saflığıma dönmek için o yıllarda dinlediğim büyük grupları dinledim, Dio gibi, Pink Floyd gibi. Yaşıtlarım oje derdindeyken bana gitar aldıran şey neydi yeniden keşfetmek için yaptım bunu. Bu sektörde o saflığı korumak zor, o amatör ruhu hiç kaybetmemek istiyorum ve kaybettiğimi hissetsem yapmam zaten. Son zamanlarda Audioslave'i çok beğendim, Skin'in solo albümünü de.



Tüm hayranlarının merak ettiği şey ne zaman yurtdışına albüm yapacağın.


O konuda güzel gelişmeler var ama netleşmeden konuşmak istemem. 2-3 şarkının İngilizce versiyonlarını yazıyorum bu aralar. Yeterli sayılabilecek donanımın minimumuna sahip olduğumu düşünüyorum ama bir noktada sizin yeteneklerinizin dışında bir konu oluyor bu. Şimdilik bu konuyla ilgili iyi çalışmalarda olduğumuzu söyleyeyim yeter.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home