Şebnem Ferah'ın Röportajları

Salı, Ekim 31, 2006

Feminist olmamak mümkün değil

Röportaj: Feminist olmamak mümkün değil

Kaynak: sebnemferahfan.com

Kiminle: Onur Baştürk (Mimoza)

Tarih: 2000



30 Mayıs’taki Açıkhava Tiyatrosu konseri için “özel şeyler” düşünen Şebnem Ferah, depremden sonra değişen hayatını, “kadınlık” sorgulamalarını ve nihayet feminist duygularını anlattı. Bir kasa kola eşliğinde!


Daha önceden röportaj yaptığım için biliyordum, Şebnem Ferah’la konuşmaya giderken bir kasa kolayla gitmeliydi. Çünkü Şebnem, dakikada bir kola tüketiyordu. Sonra midesinde asit rüzgarları esiyor muydu, orasını bilmiyorum. Sonuç olarak ben, kola almayı unuttum. Ama o sırada olay mahallinde bulunanlar unutmamıştı iyi ki, kolalar getirildi, hatta karın gurultumu duyan birileri simit bile aldı, içine kaşar peyniri koyma inceliğini de göstererek… Ve tok karnına röportaj başladı (Uzun lafın özü; beni doyurun, iyi röportaj yapayım!).

Bir kere Şebnem fiziksel olarak bayağı değişmiş. Çok zayıflamış, saçlarını da siyahla kızıl arası gelip giden bir renge boyamış. Bu haliyle az biraz, geçen ayların popüler dilberi Shakira’yı andırıyor (Dipnotçuk: Halen Barfly’da cumartesi gecesi program yapan Şebnem, bazen istek üzerine Shakira’nın “Ojos Asi”sini söylüyor!)

Heyecanla 30 Mayıs’ta Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda vereceği konseri bekleyen Şebnem’le, 17 Ağustos depreminden sonra değişen hayatını konuştuk.


Depremden sonra neler değişti hayatında?

Birçok değişiklik oldu. Depremde babamı kaybettikten sonra aylarca kendimi toparlamaya çalıştım. Bu sürecin ilk üç-dört ayını hatırlamıyorum bile. Şimdi kendimi yeniden işime vermeye başladım. Çünkü beni ayakta tutan bu. Gerçekten çok büyük bir acı yaşadım. Bu acı sayesinde insanların ne yaşadığını daha iyi anladım. Böyle bir olayı birebir yaşadıktan sonra, her şeyin ne kadar basit ve anlamsız olduğunun da farkına vardım. Zaten bunlar çok uzak olduğum duygular değildi. Ama birebir yaşamak farklı. O yüzden insanların kayıplarını, duygularını çok iyi anlıyorum. Her şeye rağmen, oturup üzülmek işe yaramıyor. Zaten babam da bunu isterdi. Çalışmak ve hayata bağlı olmak gerektiğini düşünürdü. Aynı şeyi yapmaya çalışıyorum.

Çok kolay bir şey değil…

Evet tabii, mesela bir güne çok olumlu başlıyorum. Ama bir anda değişebiliyorum. Bütün enerjimi ve motivasyonumu kaybedebiliyorum. Bazen de büyük bir hırsla her şeye sarılıyorum. Zor bir dönemdeyim. Tek söyleyeceğim, hayatı hakikaten çok seven biriyim. Anların kıymetini iyi biliyorum. Şimdi, o anları mümkün olduğunca çoğaltmaya çalışıyorum. Mutlak bir mutluluk yok. Birtakım anlar var; çok keyif aldığımız… Amacım, onları çoğaltmak.

Yaptığın şarkılar hangi ruh halinde ortaya çıkıyor?

Hepimizin hayatında kötü şeyler oluyor. Benim de öyle. İnsanlarla bunları çok fazla paylaşamıyorum. Bu yüzden içimde çok fazla şey birikiyor. Beste yaptığım zaman, o ruh hali ortaya çıkıyor. Böyle paylaşınca kimseye yük olmuyorsun.

Genelde evde oluyorum zaten. Bazen bir hafta evden hiç çıkmadan yaşadığım oluyor. Şu anki evim, her bakımdan beslenebileceğim bir yer. Film seyrediyorum, kitap okuyorum, bahçede oturuyorum. Orası bazen bir sığınak gibi, bazen bar gibi! Çeşitli uçlara doğru hareket ediyor…

Daha önceki röportajda “Artık çok netim” demiştin. Hala öyle misin? Mesela inanç konusunda?

Çok inançlı biriyim. İnsan gücüne ve kalbine çok inanıyorum. Tanrı’ya da öyle… İnanarak yapıp da sonucunu alamayacağımız hiçbir şey yok. İnanç ve aşk. İkisi bana birbirini çağrıştırıyor. Hayatta yapmaya çalıştığım her şeyde, inanç ve aşk fazlasıyla var. Hiçbir zaman para duygusu beni bir şey yapmaya zorlayamaz. Birilerinin ısrarı da öyle…

Emin misin? Mesela para için…

Hayır, hiç. Para benim hayatımda sadece bir sonuç. İşini iyi yapıyorsan, bunun beraberinde mutlaka para gelir. Ama para kazanmak için bir şey yapmak bana çok uzak.

Yaşadığın ilişkileri düşündüğünde, “Şu adamla evlenip çoluk çocuğa karışabilirdim” dediğin biri var mı?

Evlilik bana bayağı uzak bir şey. Ama bir çocuk büyüteceksem, aile ortamında yetişmesini isterim. Yine de evlilik bir iş, bir sözleşme gibi geliyor bana. Çok sistematik. Fakat böyle durumlarda fevri hareket ederim. Pat diye evlenebilirim de… Bazı kadınların hayatında evlilik, önemli bir başlıktır. Benim hayatımda öyle değil.

Senin hayatındaki önemli başlıklar neler?

Yaptığım iş çok önemli bir başlık. Kendi hayatımı kendi istediğim gibi yaşamak da öyle. Zaten gerisi kendiliğinden geliyor.

Kendi hayatını kurmaya tam olarak ne zaman başladın?

Üniversiteden beri kendi hayatımı kendim yaşıyorum. Zaten yatılı bir öğrencilik geçirdim. O sıralarda kendi kararlarımı vermeye alışmıştım. Ankara’dan İstanbul’a taşındığım zaman ise, maddi olarak da bağımsızlaştım.

Yeni çıkan rock vokallerden Aslı, tarzıyla biraz sana benziyor. Senin tarzından etkilenilmesi ya da Şebnem ekolü şarkıcıların gelmesi, hoş bir durum mu yoksa nahoş mu?

Hoş ya da nahoştan öte, çok normal bir durum. Aslı’nın albümünü dinlemedim. Ama onu başarılı buluyorum. Mutlaka zaman içinde kendi dinleyicisini bulacak. Bir şeyler ortalamanın dışında olduğu zaman, onu varolanla eşleştirmeyi tercih eden bir ülkeyiz. Aslı’nın da kendine has birçok yönü olduğunu düşünüyorum.

Onun şarkılarında da “Kadınlık” sorgulanıyor. Senin bazı şarkılarında da… Kadınlık ya da erkeklik sorgulanır mı? İnsanlığın sorgulanması gerekmez mi?

Kadınlık ya da erkekliğin kişilikler üzerinde çok etkili olmamasını dilerdim. Ama Türkiye gibi ülkelerde cinsiyet, birçok şeye damgasını vuruyor. Kadın oluşunuz, karakterinizin önüne çıkıyor. Böyle bir ülkede yaşayınca, ister istemez bunu sorgulayan bir dönem geçiriyorsun. Hele kadın olarak beklenmedik bir görüntü sergiliyorsan. Kendimden örnek vermek gerekirse, 17 yaşında gitarla rock yapan bir kız görüntüsü, insanlara çok garip geliyordu. Sana çok normal gelen bir şeyi, insanlar tuhaf karşıladığında kendini sorgulamaya başlıyorsun. Zaman içinde her şey oturuyor. Benim yaratmaya çalıştığım dünya, cinsiyetlerin ikinci-üçüncü planda olduğu, insanların bakış açılarının ön planda olduğu bir dünya.

Feminist misin?

Değilim demek garip geliyor. Bir kadınsan mutlaka feministsin aslında. Hele çalışan bir kadınsan… Ama bu kavram o kadar karıştı ki, radikal feminist var, feminizmin ne olduğunu bilmeyip feministim diyen de… Feminizmi sadece erkeklerle kavga etmek zannedenler de cabası. Bunlardan farklı bir yerde hissediyorum kendimi.

Kadınlıkla ilgili her şeyin anlamını bilmeyi istiyorum. Bu, feminizme daha yakın bir şey. Kadın olduğum için yapamayacağım bir şeyler varsa, bunun karşısında durmam gerekir diye düşünüyorum.

Neticede böyle bir ülkede yaşayıp feminist olmamak mümkün değil! Mutlaka feminist oluyorsun. Nasıl yaşadığıma da bakınca, tam bir feminist olduğumu düşünüyorum.

Nasıl yaşıyorsun?

Kendi işimi yapıyorum, kendi ayaklarımın üzerinde duruyorum. Kadın olduğum için birilerinin benim yapamayacağımı sandığı şeyleri kabul etmek gibi bir niyetim yok. Bunun gibi şeyler…

İkili ilişkide feminist olmak zorunda kaldın mı?

Hayır, çok fazla olmadı. Zaten yaşam tarzın, hayatına giren insanları da belirliyor. Çok ters insanlarla ilişki yaşamıyorum. Her zaman çok erkek arkadaşım olmuştur. Ama hiçbiri bana kadın olduğum için garip davranmadı. Garip davranan bir adamı da hayatıma neden sokayım ki?


FOTOĞRAFLAR: Adil Gültekin

MAKYAJ: Zübeyde Erden

SAÇ: Tarabya Planet Hair’den Mürsel

NOT: Bu röportajın fotokopisini TST’ye ulaştırıp onun bu röportajı bilgisayara geçirmesine yardımcı olan ferahsever’e özel teşekkürlerimizle…

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home