Şebnem Ferah'ın Röportajları

Salı, Ekim 31, 2006

Artık çok netim!

Röportaj: Artık çok netim!

Kaynak: sebnemferahclub.com

Kiminle: Onur Baştürk

Tarih: 1999



ŞEBNEM FERAH’ı Tom Miks’in sevgilisi SUZİ’ye benzetiyorlarmış! Arkadaşlarına göre huzur verici ve hayatı kolaylaştıran bir yanı varmış. Benim izlenimlerime göre de çok Cola içiyor ve muzip muzip gülmeye bayılıyor…


Sizi bilmem ama ben karar verdim

Su gibi duru olup hep akmaya

Başka sular tanıyıp çoğalmaya

Dalgalanmaya taşmaya


Şebnem ferah ın son albümüne ismini veren “ARTI KISA CÜMLELER KURUYORUM” adlı şarkısı böyle başlıyor ve sözleri öyle güzel ki aslında Şebnem’e dair her şeyi anlatıyor. Bu sebepten, onunla ilgili bir röportaj okumaktansa, bence gidip albümünü alın. Ya da ikisini birlikte yapın. Albümünü dinlerken bu yazıyı okuyun. (Eğer müzik dinlerken yazı okuyamama gibi konsantrasyon zorluğunuz varsa, yanınıza bir portakal suyu, bir leblebi tabağı alın. Pencereyi de açın ki içeriye hava girsin. Ne bileyim işte. Her yol mubahtır. Albüm dinleme ve röportaj okuma birlikteliği için) Neyse, sonuç itibariyle tercihiniz ne olursa olsun benim tercihim Şebnem’in “neden kısa cümleler kurmak istediğini “öğrenmekten yana oluyor..


- İnsan niye kısa cümleler kurmak ister?


“Aslında albümün tamamı dinlenince ne söylemeye çalıştığım çok açık. Artık her türlü ilişkimde çok net olmak istiyorum. Hayatımın böyle bir dönemindeyim. Karşımdaki insana, hakikaten ne hissediyorsam onu söylemeyi tercih ediyorum. Bu tercihte geçtiğimiz iki sene içinde yaşadıklarımın etkisi var. Ayrıca insanlar albümü eline aldıklarında, benimle ilgili maksimum fikir edinebilsin istiyorum. Sonuçta kendi şarkılarımı kendim yazıyorum ve bir şekilde içimi açıyorum”


- Bu “netliğin” sınırları nedir? Mesela sevmediğin bir insanın yüzüne karşı “seni sevmiyorum” diye bilir misin?


“Hayır böyle bir şey yapmıyorum. Bunu söylemek yerine, ne hissettiğimin farkına vardığım anda mekan değiştiriyorum. Zaten hayatımı, çok sevdiğim ya da iyi anlaştığım insanlarla birlikte geçiriyorum. Derler ya “cahil dostun olacağına akıllı düşmanın olsun”. Söylediğim lafı, ağzımdan çıktığı gibi algılayacak insanlarla birlikte olmak istiyorum. Bu yüzden huzurlu bir yaşantım var. Ancak nasıl huzurlu ve mutlu olabileceğimin farkına yeni vardım.”


- Daha önce farkında değil miydin?


“Genel olarak huzuru seven, mutlu yaşayan ve güler yüzlü bir kadınım. Ama 18 yaşındaki Şebnem’le 27 yaşındaki Şebnem arasında fark var. O yaşlarda kendim ve ülke açısından bir şeylerin ters gitmesi, beni o kadar ilgilendirmiyordu. Ama kendi ayaklarımın üzerinde durmaya başladığım zaman her şeyi en gerçekçi biçimde algılamaya başladım. Bundan önce de hayatım da bir sürü şeyler oluyordu. Ama son zamanlarda olanlar, daha farkına vardığım şeyler. Artık hayata daha sıkı sarılıyorum yaşadığım şeylerin adını koyabiliyorum. Çok kötü bir şey olsa bile, onu arkamda bırakıp yaşamaya devam edebiliyorum. Geçirdiğim iki yıl, benim bunları düşünmeme neden olan şeylerin üst üste geldiği zaman dilimiydi”


- Kendini ALANİS MORİSSETTE ya da onun parelindeki kadın şarkıcılara benzettiğin oluyor mu?


“Yakın hissediyorum tabii. Sonuçta onlar; kendi müziğini yapan, belli bir tavrı geliştirmiş, popüler müzik sektöründe uzak, ama yaptıkları müzik bir şekilde popüler olan insanlar. Popülerliğin doğal olmasını tercih ediyorum. Popüler olmak için bir şey yapmak bana çok ayıp geliyor. Yaptığın şey başarılıysa, zaman içinde zaten popüler oluyorsun. Bu da yanlış değil. Çünkü insanlar seni seviyor. Popüler olmak için bir şeyleri zorlamayı çok anlamsız buluyorum..


- Herkesin popüler ve ticari başarı peşinde koştuğu bu piyasada, kendini nereye koyuyorsun?


“ Türkiye‘de herkes, aynı kişiler tarafından yazılan ve aranje edilen, sadece şarkıcıları değişen şarkıları dinliyor olamaz! Elbette, herkes bununla tatmin olmuyordur. Başka türlü müziğe ihtiyacı olan mutlaka vardır. Dolayısıyla başka türlü bir önerisi olan, samimiyet taşıyan albümlerin her zaman uzun vadede başarılı olacağına inanıyorum. Bu dünyada böyle, yavaş yavaş Türkiye ‘de de oturacak. Artık insanlar şarkıcının, hem müzikal donanımına hem de söylediği sözün değerine bakıyor. Samimi ve kendi yaşamını anlatan albümler yapmaya devam edeceğim. Çünkü piyasa işi albümle başarılı olmuyorlar”


- Sana bu anlamda en yakın duran Nazan Öncel galiba. O da kendi yazıyor, söylüyor. Üstelik tavrı da var..


“Öyle bir albümün piyasada olmasını çok önemli buluyorum. Çünkü insanların söylenmemiş şeyleri söylenmiş olarak duymaya ihtiyacı var. Ayrıca kimsenin kimseye itiraf etmediği şeylerin birilerinin itiraf etmesi gerekir. Başka önerisi olan her albüme saygı duyuyorum. Nazan Öncel’in içinden gelerek söylediğine çok inanıyorum”


- Volvox grubunda çalarken nasıl bir ruh haline sahiptin? Asi bir rock'çı mıydın gerçekten?


“O zamanlar tek düşündüğüm şey, iyi çalmak ve güzel şarkı söylemekti. Zaten hayatım boyunca iyi bir şarkı ve müzisyen olmak istedim. Volvox’ tayken hep bunu düşünürdük. Üstelik kızlardan oluşan bir gruptuk ve güzel çalmamız gerekiyordu! Ama konu ne olursa olsun, bir takım kişilerden daha öne geçmesi hep canımı sıkmıştır. Asi rock’çı gibi! Bir tabağın içinde yemek getiriliyorsa, önemli olan o tabağın güzelliği, şekli değil; içindeki yemektir. Ben daha çok yemekle, işin içeriğiyle ilgileniyorum. Rock müzisyenleri içinde her türlü karaktere rastlayabilirsiniz. Dolayısıyla rock müzisyeni şöyle olur demek yanlış geliyor. Galiba hepsinin tek ortak noktası özgürlüğüne düşkün kendi mutluluğunu ve huzuru için ne yapması gerektiğini bilen insanlar olmaları”


- Şu an aşık mısın?


“Hayır değilim… Aslında aşk bir şekilde hep hayatımda oluyor. Herkes gibi bende aşık olduğum zaman çok motive olurum. Daha çok kendime bakarım. Ama kısa süreli ilişkiler dönemini geride bıraktım. Genellikle ilk başta bir elektriklenme olur, şans tanırsın, iki hafta sonra da biter. Ben artık o iki haftayı yaşamaktan yana değilim. Zaten hissediyorum, beraber olunca ne olabileceğini! Uzun demeyelim de, yoğun yaşayabileceğim bir ilişkiyi tercih ediyorum. Öyle bir ilişki olmadığı sürece, tek başıma yaşamaktan daha çok zevk alıyorum. Bir de hayatıma dikkat ediyorum. Sürekli medyada adın başkalarıyla çıkıyor ya, bence o hayatı laçkalaştıran bir şey.”


- Senin pek çıkmadı ama…


Çünkü dikkat ediyorum. Bu yüzden kendimi kısıtlıyor değilim beraber olmaya değer birisi çıkıyor zaman zaman … Ama kendimi 12 yaşından beri yalnız yaşıyorum gibi hissediyorum. Yatılı okulda da okuduğum için, o yaştan beri kararlarımı kendim alıyorum. Hep böyle oldu. Ekonomik olarak da kendi başıma ayakta kalmaya çalıştım. Böyle olunca kendine ait bir hayatın oluyor. Bu hayatı doğru dengeler içinde paylaşabileceğin biri olursa, aşk yürüyor. Başka şekilde olmaz. Genellikle güçlü hayatını oturtmuş bir erkekle herhangi bir kadının ilişkisi kolaydır. Ama hayatını oturtmaya çalışan bir kadının , bir erkekle birlikte olmaya başlaması zordur maalesef. Oysa ben, çok beklentisiz olabilmeyi seviyorum. Sadece aşk yaşamak istiyorum..


- Yatılı okul dönemini biraz anlatsana…


“ Benim çocuğum olsa, yatılı okutmayı istemem. Ama ben çok istemiştim! Çünkü kolej eğitimi almak istiyordum. Zaten ailem beni öyle bir yetiştirmiş ki, bir takım zorluklarla karşılaştığımda ayakta kalmayı becerebiliyordum. Çok ciddi bir sevgi ve güven duygusu içinde büyüdüm. Bu, insana öyle bir güven veriyor ki, yatılı da okusan , adada tek başına kalsan aynı…Kendime hep güvenebilmeyi ve her türlü sorunu çözebilmeyi öğrendim ve hep çözdüm. Yatılı okulda okumak bana çok şey kattı. Ama zayıf karakterli biri olsaydım, aynı şey olmazdı!”


- Hayatın boyunca duymak isteyeceğin en güzel söz nedir? Ama lütfen kısa cümle kur!


“(gülüşmeler) İsteyeceğim değil de, hep duyduğum bir şey var. Arkadaşlarım huzur verici bir yanım olduğunu söylerler. Galiba hayatı kolaylaştırmayı seviyorum .”

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home